Soğuk, titreyen ellerimle “kar suyunu da geçirmez ağabey” diyerek sattıkları botları çıkarıyorum ayaklarımdan. Parmaklarım hissizleşmiş, kıpkırmızı. Çoraplarımın halini görünce bir gülme tutuyor, bez torbalara dönmüşler. Topuklarıma basa basa sobaya irice iki meşe odunu atıyor soyunuyorum, sıcacık bir duş ne kadar güzel olurdu şimdi. Medeniyetten